8 Ocak 2013 Salı

Kaptanın seyir defteri ,

Kaptanın seyir defteri , 

1.Gün : part-2-

yazar:alice

http://www.facebook.com/photo.php?fbid=476170599063593&set=a.458657697481550.125891.457363914277595&type=3&theater

Tur rehberi bay bol terli saatine bakıp yaklaşık on dakika sonra ozon tabakasını oluşturan gazların yeniden tepkimeye girip uB ışınlarını uzayda bırakacağını gülerek anlattıktan sonra, eve gitmek için yalnızca iki saatimiz kaldığını yoksa gezegendeki sistematik çalışan magma hareketleri sebebiyle ortaya çıkan sülfür gazından zehirlenip öleceğimizi komik bir şeymiş gibi ekliyor ve ben bu söylediklerinin acaba neden tur kataloğunda yazmadığını düşünüyorum... İçimden umarım bir terslik çıkmaz diye durmadan Allah'a dua etmeye başlıyorum... Her zaman pimpirikli biri olmuşumdur. Sevdiğimin elini elimde hissedince hepsi siliniveriyor zihnimden

Biraz rahatla ölecek değiliz." ona bakıp zorla gülümsüyorum umarım dediği gibi olur.

On dakika sonra ağacın yaprakları altından en son biz çıkıyoruz, ne olur ne olmaz belki ışınlar hâlâ atmosferde kol geziyordur... Havada ki sıcak biraz olsun erimiş gibi... Rehber sanki hiç çıkmayacakmışız gibi bizi ormanın derinliklerine götürmeye kaldığı yerden devam ediyor. İçimde dolanan başka bir gezegende olmanın verdiği endişe sürekli kalbimi tırtıklıyor.

Ağacın birinin dalından üstüme atlayan maymunumsu bir hayvanla beraber çığlığı basıyorum. Herkes bir anda başıma toplanıyor. Rehber gülerek maymuna benzeyen hayvanı okşayıp "zararı yoktur" diye söylerken hayvan üç tane yemyeşil kocaman açılmış gözüyle bana bakıyor. Yaratık zıplayıp dalların arasında kaybolurken yolumuza devam ediyoruz...

Gördüğüm hayvanın etkisini üzerimden atamamış bir vaziyette ağaçları ve çalıları her an üstüme bir şey atlayabilirmiş gibi temkinle süzerek ve sevdiğimin eline sıkıca sarılarak yeşil çorbanın içinde ağır aksak adımlarla yürüyorum... Hayvanın parlayan üç kocaman gözü hayallerimden silinmiyor ne yazık ki. Kâbuslarımdan fırlamış gibi.

Yol önümüzde uzayıp giderken içim yine tedirgin. Hiç bilmediğim yaratıklarla dolu hiç bilmediğim bu topraklarda kendimi fazlasıyla korumasız ve yabancı hissediyorum.

Sonunda yol bitiyor ve bizi nefeslerimizi kesecek kadar mükemmel bir manzara karşılıyor. Amazon nehrinin iki katı büyüklüğündeki bir kopyasını yapıp bu gezegene koymuşlar sanki. Tur rehberi anlatmaya baştan başlıyor

"Burası yeni oluşumlu bir gezegen olduğu için pek çok özelliğinin oturması milyarlarca yıl sürecek falan filan falan filan..."

Gözlerimi bu manzaradan alıp yanı başıma bakınca onun kara gözlerinin bu manzaradan daha güzel ve kesinlikle daha tanıdık olduğuna karar veriyorum....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder